Bölüm 129
Liam'ın POV
Sophia'yı kollarımda tutmak, yaşadıklarımın her saniyesine değdi. İki hafta cehennem azabı çektim ve ardından kararlılığımı gerçekten sınayan alemler arasında saatlerce sıkışıp kaldım. Boşluğun boşluğu herkesi delirtmeye yeter. Odaklanmak ve oradan çıkmak için bu kadar önemli bir nedenim olmasaydı, oradan çıkabileceğimden şüpheliyim. O yerin karanlığı hızla zihninize sızıyor ve sizi tüketmeye çalışıyor. Ayaklarımın altında benden önce orada kaybolan zavallı ruhların kemiklerini hissetmiştim. Sophia'yı oraya götürme riskini almayacağım, özellikle de şimdi bir çocuk taşıdığından şüpheleniyorum. Yeni bir plan yapmalı ve diğer taraf ile iletişim kurmanın bir yolunu bulmalıyım. Şu anda sadece iki seçenek düşünebiliyorum. Burada kalıp Sophia ile çocuğu büyüteceğim, geri dönmenin bir yolunu bulana kadar. Ya da diğerlerinin yardımını almak için tek başıma geri dönmeyi deneyebilirim. İlk seçenek herkes için en güvenli olanı ama hepimiz için çok büyük bir bedeli var. Birkaç gün içinde geri dönmediğimizde Alexander'ın buraya gelmeye çalışacağından korkuyorum. Bu sefer gelmeye kararlıydı ama Ethan, hangimizin buraya gelmeye çalışacağı konusunda tartışmamızdan bıktığında ve bunun için yazı tura attığında Alexander kaybetmişti.
Küçük yemek masasında Sophia'nın yanında oturuyorum, elim masanın altında dizinin üzerinde. Ona sürekli dokunma ihtiyacı hissediyorum, sadece artık yapabildiğim için değil, aynı zamanda kendimi gerçekten iyi olduğuna ikna etmem gerektiği için. Bu anı onunla paylaşabildiğim, annesi ve en yakın arkadaşıyla doğum gününü kutladığını gördüğüm için mutluyum, yine de üzüntüsünü hissedebiliyorum. Keşke bunu onun için düzeltebilseydim, sadece bağlarını buraya getirebilseydim ve onları gördüğünde yüzünün aydınlandığını görebilseydim. Onları yeniden bir araya getirmenin bir yolunu bulacağım, bir şekilde olacak. Ne kadar süreceğini veya ne pahasına olacağını bilmiyorum. Masadaki sohbete zar zor odaklanabiliyorum, anlamaya çalıştığım her şeyden ve evdeki her şeyi kaybetmiş olma ihtimalinden aklım başımdan gidiyor. Seçim yapmak zor değil, onu ve rahminde büyüttüğü bebeği bir kalp atışı kadar kısa sürede seçerdim, ama bu geride bıraktığım her şey için perişan olmadığım anlamına gelmiyor.